Saygıdeğer Okuyucularım,
Allahü Teâlâ’nın selamı, rahmeti, mağfireti, afiyeti ve atıfeti üzerinize olsun. Bizleri tekrar Mevlid Kandiline, Kutlu Nebi’nin doğum yıldönümüne ulaştıran Cenab-ı Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun. Doğum yıldönümünü idrak ettiğimiz, Âlemlere rahmet, Habib-i Hüda Muhammed Mustafa (s.a.s)’ya salâtü selam olsun. Peygamber Efendimizin (s.a.s) doğumunu her sene kutlayan Diyanet İşleri Başkanlığı bir temayı/konuyu gündeme getirmektedir. Bu senenin teması ise “Peygamberimiz (s.a.s), İman ve İstikamet”tir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) imanı ve İslâmı çeşitli açılardan tarif etmiştir. Bu tariflerin içerisinde özlü ve bir matematik formülü şeklinde yaptığı şu tariftir: İman + İstikamet = İslâmiyet. Ebû Amr Süfyan bin Abdullah es-Sekafî, Peygamber Efendimize (s.a.s) “İslâmiyeti bana öyle bir tarif et ki, bir daha senden başkasına sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” diye talebini iletince Efendimiz (s.a.s) “Allahü Teâlâ’ya inandım de, sonra da istikamet üzere / dosdoğru ol.” diye iki cümlecikle islamiyeti tarif etmiştir. Bu tarifi örnek kul ve son resul Efendimiz Muhammed Mustafa’dan (s.a.s) bizlere İmam Müslim, Nesâî ve İbn-i Hibban ulaştırmıştır. Peki, hangi alanlarda istikamet üzere olmamız lazım? Bu sorunun cevabını yine dinimizin iki temel kaynağında buluyoruz. İnançta istikâmet, amelde istikâmet ve sözde istikâmet.
İnanç hususunda istikâmet üzere olmak tevhid inancında kararlı olmak demektir. Samimi ve kararlı bir imanla hak ve hayır yolunda istikrarlı, dengeli bir hayat sürdürmek demektir. Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’de Dini Hayat Araştırması diye bir çalışma yapmış ve elde ettiği verileri kamuoyuyla paylaşmıştır. Yapılan bu araştırmada vatandaşlara yöneltilen sorulardan biri de şudur: “İnsanlık yararına iyi işler yapan kimseler Hz. Muhammed’e (s.a.s) inanmasalar da cennete gidebilir mi?” Bu soruya “evet gidebilir” şeklinde cevap verenlerin Türkiye ortalaması %17,2’dir. “Fikrim yok” diye cevap verenlerin Türkiye ortalaması ise %12,1 civarındadır. “İyi işler yapan kimseler Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e inanmadan da cennete gidebilir” kanaatine sahip olanların oranı Ege bölgesinde %19,4, yine Ege bölgesinde “fikrim yok” diyenler ise %16,5’tir. Hâlbuki değerli okurlarım, iman bir bütündür parçalanamaz itikadına sahip değil miyiz? Bu cevaplar Kelime-i Tevhid’in yarısına inanmak, Peygamber Efendimizle alakalı bölümü kabul etmemek anlamına gelmiyor mu?
Değerli Okurlarım,
İman bir bütündür parçalanamaz. Peygamber Efendimize (s.a.s) iman etmeden insanlık namına iyi, güzel işler yapmak kişiyi cennete götüremez. Tevhid akidesini bozmadan, parçalamadan iman etmekle mükellefiz. Unutmayalım ki Kelime-i Şehadet / Tevhid değiştirilemez temel ilkedir.
Amelde istikamet ise ifrat ve tefrite düşmeden itidal üzere İslâm’ı yaşamaktır. Bu ise sünnet-i seniyyeye göre yaşamak demektir. Yaşayan Kur’an-ı Kerim olan Efendimiz (s.a.s)’i anlamak, hayatımızı onunla anlamlandırmak demektir. Amelde istikamet imanı pratik hayata yansıtmaktır. Yaşanan bir hayata dönüştürmektir. İmanın müslümanın hayatında ete kemiğe bürünmesidir.
Sözde istikamet ise; doğru konuşmak, yalan söylememek, doğru sözlü olmak demektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e sahabeden biri “Hakkımda en çok endişe ettiğiniz şey nedir?” diye sorunca Efendimiz (s.a.s) mübarek dilini tutarak “Bu!” buyurmuştur.
Öyleyse kalben, kavlen veya fiilen Allah’ın emirlerine bağlılıktan uzaklaşan ya da yasaklardan birini çiğneyen istikametten ayrılmış olacaktır. Çaresi ise tevbe edip istikamet kusurlarından af dileyerek yeniden İman + İstikamet = İslamiyet formülüne dönmektir.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken Mevlid Kandilinizi tebrik ediyorum. Kandilin memleketimize hayırlar ve bereketler getirmesini diliyorum. 28 Eylül Perşembe akşamı düzenleyeceğimiz konferansta bizi yalnız bırakmayacağınızı ümit ediyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum. Konferansta Mevlid-i Nebî Pilavı ikram edilecektir. Sağlıcakla kalın…
Yasin Sadettin YILDIZ / Pazarlar İlçe Müftüsü